İzmir’e Nasıl bir Belediye Başkanı lazım?

Prof. Dr. Murat Barkan

İzmirli tercihlerini duygusal zekâsıyla yapıyor!

Yapılması bekleneni yaparsan olumlu bir şey yapmışsındır, güzel bir sonuçtur ama o zaten yapılması gerekendir ve gerektiği için yapılmıştır. O kadar! İzmirli bundan mutsuz olmazsa da yeterince heyecanlanmayabilir. Heyecanlanmazsa da o çılgın gönlü harekete geçmez ve son noktada tercihleri, şaşırtıcı biçimde, tam ters yönde gelişebilir. İzmirliyi heyecanlandırıp gönlünü harekete geçirmek için olması beklenmezken olan olumlu şeyleri yapacaksın. Hatta normalde olamayacak bir olumlu sonucu üretirsen İzmir ve İzmirliyi ikna edebilirsin.

İzmir bir başkayı aramayı seviyor!

Siyaset tarihimizde Milli Şef İsmet İnönü’nün sürdürdüğü Tek Partili Rejimi bir seçimde Çok Partili Siyasal Rejime dönüştüren ve Artık Yeter! Sloganı ile muhalefet deneyimini kazandıran Demokrat Parti’nin (DP-1946) kurucusu Ali Adnan Ertekin Menderes, Aydın doğumluysa da ona yön veren eğitim öğretim yaşamı İzmir’de geçmiştir. Önce İzmir İttihat ve Terakki Mektebi sonra da İzmir Amerikan Koleji onun geleceğini yönlendirmiştir. Yaşamını İzmir’in köklü ailelerinden olan Evliyazade’lerin kızı Fatma Berin hanımla birleştiren Menderes’in bir başka seçeneği arayışı ilk kez, daha Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bünyesinde Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı (1930) kurarak kendini göstermiştir. Bu eğilim Demokrat Parti’nin Adalet Partisi’ne (AP) dönüştüğünde de sürmüştür. Her ne kadar CHP’nin merhum Bülent Ecevit yönetiminde sosyal demokrat ve solcu eğilimini sergilemeye başladığında AP sağcı olarak tanımlandıysa da İzmir, ne sağcı ne de solcu olmamayı tercih etmiştir. Çünkü İzmir, kent tarihinin de belgelediği üzere, Egeli genlerinin yönlendirmesiyle var olanla yetinmeyen ve başka bir seçeneği sürekli arayan bir kent olmuştur. İdeolojik yön, İzmirlinin tercihlerinde hiç de göründüğü kadar baskın ve öncelikli değildir. İzmir’i yöneten Belediye Başkanlarının hemen tümünde de bu duygusal aklın tetiklediği, bir başka seçeneğin arayışı, belirleyici özellikleri olmuştur. İzmir’i yönetmeye talip olanların yapılması gerekeni yapmakla yetinmeyip olmazları oldurmaya yönelik beklenmeyenleri öneren projelerinin şansı yüksek olabilir.

İzmir henüz denenmemiş olanı denemeyi seviyor.

Sanat İzmir’de ve İzmirliler tarafından üretilir ama İstanbul’da ticarileşir algısı boşuna değildir. Aynı biçimde yine İstanbul’da konuşlu medya kuruluşlarının karar noktalarında çoğunlukla İzmirlilerin oluşu da yaratıcılık özelliklerinden kaynaklanıyor olsa gerektir. Çünkü İzmirlinin yaşamında yoktan var etme ve yeni olana eğilim hemen her zaman çekiciliğini korumuştur. İzmirli yaratıcılığa tutkundur. Yeniye ve yeniliğe yatkınlığı da bu özelliğinden kaynaklanır. Olmazları oldurma becerisinin kaynağı da var olanın ötesini arayışında aransa yeridir. Gerçekler İzmirliyi doyurmaz, gerçeğin ötesi daha etkileyicidir, İzmir için. Bu nedenledir ki algıları her koşulda gerçeklerini aşar, tercihlerini belirler.

İzmir bekletilmeyi ve beklemeyi sevmiyor!

Beklentilerin doğru yönetimi, tüm toplumsal organizasyonlarda önemli bir yönetim becerisidir. Farkında olduğumuz bir ihtiyacın karşılanması ikna olmamıza pek yetmiyor ancak aklımızda olmayanı aklımıza sokup bunu önemli bir ihtiyaç haline dönüştürebilirsek kalıcı algı ve ikna gerçekleşiyor. Bunun gerçekleşme süreci için belirlenen süre uzunsa beklentinin tercihe dönüşmesi risk altına giriyor. Bu süre İzmir söz konusu olduğunda iyice kısalıyor. İzmirli için ne olacaksa bir an önce olsun, bitsin yaklaşımı algılar kadar beklentilere de yön veren bir unsudur. Çünkü İzmir çabuk sıkılıyor. İzmirli aceleyi, telaşı sevmiyor ama bekletilmekten de hiç haz etmiyor. İzmir’i yönetmeye aday olanlar kadar Yerel Seçimler sonrasında yönetecek olanların bu hassas dengeyi korumayı becermesi gerekiyor. Bu arada zamanın soyut ve algısal bir değer olduğunu unutmamakta yarar var.

İzmir için genç ya da yaşlı, erkek ya da kadın fark etmez. Gönle hitap edebilsin yeter!

Var olanı koruma becerisi, hangi ölçekte olursa olsun, her yönetim kademesi için vaz geçilmez bir yeterliktir. Ancak İzmirliyi etkileyen, atılımdır. Var olan olduğu yerde dursun ama ilave olarak ne yapacağız? Bu tipik bir İzmir sorusudur. Bu soruya verilecek yanıtın sağlayacağı doyum ikna olmayı o da tercihleri belirler. İzmir’de kadınların kent ölçeğinde ikna becerisinin, kent kültürü ve psikolojisi açısından, erkeklere göre daha yüksek olduğu bir gerçektir. Bununla birlikte gönle seslenme ve insan ruhuna dokunma becerisi fark yaratan ve ayırt eden bir güçtür.

Yoktan var eden ve yaratıcı, yenilikçi, heyecanlandıran, olmazları olduran, insana dokunmayı bilen, beklemeyen ve bekletmeyen bir Başkan için İzmir’de geri sayım sürüyor!

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.