Adaylığım radikal bir karar

CHP’nin başkan adayı Mansur Yavaş: Belediyenin israfını bedelleriyle ortaya koyup parayı kentliler lehine kullanacağız.

‘Müsrif Ankara’yı marka yapacağız’

CHP’nin başkan adayı Mansur Yavaş: Belediyenin israfını bedelleriyle ortaya koyup parayı kentliler lehine kullanacağız.

CHP’nin MHP kökenli Mansur Yavaş’ı aday göstermesi CHP içinde oldukça tartışıldı. 2 dönem Beypazarı Belediye Başkanlığı yapan, 2009 seçimlerinde de MHP’nin Ankara Büyükşehir adayı olan Mansur Yavaş’ın, partisince aday gösterilmeyince, önce bağımsız adaylığı ve Demokrat Parti’den adaylığı gündeme geldi. Ancak seçimlerde kaynak olarak kullanılması düşünülen eski ANAP Genel Merkez binasının satışı, bir imar değişikliği ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından engellenince, kendisine üçüncü kez adaylık önerisi götüren CHP’ye “evet” yanıtı verdi. CHP Parti Meclisi’nin geçen hafta sonu oybirliğine yakın bir kabulle adaylığını onayladığı Yavaş, CHP’den adaylığının hem kendisi hem de CHP lideri Kemal Kıllıçdaroğlu için “radikal bir karar” olduğu görüşünde. CHP’den adaylık kararını, “Ya kenara çekilip Melih Gökçek yönetimine razı olacaktık, ya da bu kötü yönetimi değiştirmeye talip olacaktık” diye açıklayan Yavaş, Başkenti “cumhuriyetin başkenti olmaya yakışır ‘marka kent’ yapmanın” ilk hedefi olduğunu söyledi.

Seçim üssü CHP’nin eski genel merkezi Mansur Yavaş, adaylığının açıklanmasından sonra seçim kampanyaları için hazırlıklara başladı. CHP’nin eski genel merkez binasını “seçim üssü” olarak kullanacak olan Yavaş, seçim hazırlıkları, CHP’den adaylık kararı ve Ankara için projelerini Cumhuriyet’e anlattı:

CHP’ye aday olmaya nasıl karar verdiniz?
– Ben daha önce MHP’den aday olmak istediğimi, -çünkü orada siyaset yapıyorum uzun yıllardırbeyan etmiştim. Ve MHP beni aday yapmadığı takdirde, bir başka aday açıklayıncaya kadar bekleyeceğimi ve ondan sonra da çizeceğim yolu, arkadaşlarıma sorarak belirleyeceğimi ifade etmiştim. Uzun süre bekledik. Ve MHP adayını ilan etti. İyi bir yönetici olmam nedeniyle Ankara’yı yönetmeye talip olduğumu, kamuoyundan da böyle bir beklenti olduğundan arkadaşlarla danışma ve araştırma sürecine girdik. Bu arada hemen hemen tüm partilerden adaylık teklifi geldi, AKP dahil. Beni rahatsız eden şudur, “Bir makam için konum değiştiriyor, parti değiştiriyor” işi beni daima rahatsız etmiştir. Bunun üzerine bağımsız aday olmanın yollarını aradım. Ama sonra bağımsız aday olmamın da önü bizzat Melih Gökçek tarafından kesildi bir meclis kararıyla. Dolayısıyla seçenekleri yeniden masaya yatırdık. Ve CHP’nin teklifini, hem aileme, hem yıllardır siyaset yaptığım arkadaşlarıma danıştım. Beypazarı’ndaki arkadaşlarıma danıştım. “Ankara için ya kenara çekileceğiz, Melih Gökçek’in bir 5 yıl daha aynı yönetimle sürdürmesine razı olacağız, ya da bu kötü yönetimi değiştireceğiz” noktasında çevreme sordum. Hemen hemen oybirliğine yakın, yüzde 95-96 oranında CHP’nin adayı olmam yönünde görüş belirtildi. Bunun üzerine CHP ile görüştüm ve adaylığım kesinleşmiş oldu.
-Ankara için hedefleriniz nedir?
Ben bugünkü Ankara profilinin Cumhuriyetin başkentine yakışır bir Ankara profili olmadığını düşünüyorum. Çünkü bir “marka kent” olamadık. Geçen dönemde de bu dönemdeki en önemli projelerimden birisi “marka kent.”

Nasıl olursunuz?
Öncelikle Ankara’daki bütün değerlere sahip çıkarak olursunuz. Anadolu yurt olmaya başladığı itibaren bilinen değerlerle beraber en son Cumhuriyetimizin kuruluşu, başkenti Anıtkabir’in de bulunduğu bir merkez olarak, dünyada Ankara denince herkesin aklına birtakım simgeler gelmeli. Türkiye’nin, Anadolu’nun bütün kültürünü yansıtan ögelerini Ankara’ya geldiğinde görebilmeli. Benim ölçeğimde yapılacak değişiklikle, Ankara tarihi kent merkezini daha da büyütmeyi planlıyorum. Ankara gezmeye doyulmayacak yer olacak ve marka kent olacak. İnsanların hafta sonu gidebilecekleri birçok yer ortaya çıkacak. Bunu yaparken, hem kültürümüzü korumuş olacağız, hem de istihdam sağlayacağız. Ankara’nın içi boşaltılıyor, birçok genel müdürlük İstanbul’a taşındı. Hiç olmazsa belediye başkanı yetkisiyle kent kimliğini korumayı düşünüyorum. Bir başka projemiz şu: “Akıllı Ankara” projesi planlıyoruz. Bunun ayrıntılarını daha sonra açıklayacağım ama, seçim stratejimizi de zaten, herkesi kucaklayan, herkesin belediye başkanı olduğumu hissettiren bir anlayış üzerine kuruyoruz.

İnanılmaz bir israf
-Seçilirseniz, Türkiye’nin en borçlu belediyesini de almış olacaksınız… Bu sorunu nasıl aşacaksınız?
Ben Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin çok müsrif davrandığını düşünüyorum. İthal ağaçlara ödenen paralar ortada, bunları rakamlarla açıklayacağız. Ağaçlar dikiliyor sökülüyor, yeniden dikiliyor sökülüyor… Ve bu sadece yeşil alanlarda değil, asfaltta da aynı şekilde inanılmaz bir israf söz konusu, bunları bedelleriyle ortaya koyup tasarrufla borçları azalttığımız gibi, bundan sonra kentte bir rant varsa, bunu kentliler ve belediye lehine kullanarak borçlarımızı azaltabileceğimi düşünüyorum. Mesela, bir gökdelen imar değişikliği yapıldığı takdirde, elde edilen rant 1 milyar dolar civarında oluyor. Siz emsali düşük olan yeri, birden bire emsali artırarak, milyar dolarlık rant yaratıyorsunuz. Eğer çevrecilik, şehircilik ana planlarına aykırı olmadığı takdirde, böyle bir emsal verilirse, gelirin büyük bir kısmını Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne Ankaralılar lehine kullanmayı düşünüyoruz. Bunu da bu kaynakları belli hizmetlere tahsis edecek şekilde kullanmayı düşünüyoruz.

Adaylığım radikal bir karar
-CHP’den daha önce de iki kez adaylık önerisi gelmişti ama “Ben sağ misyondan gelmiş bir kişiyim, CHP’den adaylığım doğru olmaz” diye geri çevirmiştiniz, ne oldu da bu fikriniz değişti?
Şöyle ki, radikal bir karar bu. Hem Sayın Kemal Kılıçdaroğlu açısından hem de benim açımdan radikal bir karar. Ama inşallah toplumsal barışa da bir katkı sunacağını düşünüyorum. Şimdi bunları görmeye de başladık. Toplumsal barış açısından belki de buna ihtiyaç vardı. Çünkü böyle radikal kararlar biliyorsunuz, iyi sonuçlandığı takdirde, taraflar açısından tartışılmaz artık. Ancak radikal kararlar kötü sonuç doğurursa, eleştiri alacaktır. Bu nedenle çok radikal karar aldığımızın farkındayız. Ama bunun Ankaramız için inşallah hayırlara, iyiliklere güzelliklere vesile olacağını düşünüyorum.

– Size CHP içinden yöneltilen temel eleştirilerden birisi MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi “MHP’yi CHP’lileştirmekle” eleştirmeniz. Şimdi CHP’den adaylığınız çelişki olarak görülüyor…
Bakın, o mektubun tamamı okunmuyor. Genel Başkan (Bahçeli), 2010 referandumundan sonraki ilk MYK toplantısında, “Bundan sonraki MHP’nin yöneleceği oy tabanı yüzde 42’lik dilimdir” dedi. Bu mektubun yazım tarihi burada başlamıştır. Çünkü yüzde 58’lik kitle de o zamanki algıyla milliyetçi muhafazakar bir kitle. Siz sol taban olarak görülen yüzde 42’nin oyuna talip oluyorsunuz. Halbuki sizin talip olmanız gereken yüzde 58’lik kitledir. Bırakın CHP, CHP gibi olsun, MHP de MHP gibi olsun. Eğer siz yüzde 42’lik dilimi CHP ve MHP olarak paylaşırsanız, o zaman yüzde 58’lik bölümü karşınıza alırsınız. Bunun anlamı budur, MHP için doğru olan yüzde 58’lik dilimden pay almaktır. Siz yüzde 58’den pay almıyorsanız, iktidarı istemiyorsunuz o zaman demektir. İşin özü budur. Bu eleştiri bir Numan Kurtulmuş’un, bir Melih Gökçek’in Başbakan hakkında söylediği, kamuya açık bir söylem değildir. Bu çok özel bir mektuptur. Bu özel yazılan mektup, MYK üyesi olarak partime yaptığım bir eleştiri. Eğer basına sızdırılmasaydı kimsenin haberi olmayacaktı. Basına sızdırıldığı için konu ediliyor. Tarzım itıbariyla benim hiçbir parti hakkında olumsuz konuşmam olmamıştır.

-CHP seçmenini nasıl ikna edeceksiniz? “MHP’li birine niye oy vereyim” diyebilirler…
Ben CHP seçmenine “yeni seçmen” diye bakmıyorum. Geçen seçimde CHP seçmeninden epey oy aldım. Ben geçen seçimde, MHP’nin kemik oyu 13- 14 olmasına ve belediye seçimlerinde hep yüzde 4-5 oy almasına rağmen, yüzde 27 oy aldım. Bunların bir kısmı AKP’den, bir kısmı CHP’den geldi. Dolayısıyla ben “partili belediye başkanı” değil, herkesi kucaklayacak yapıda bir belediye başkanı olacağım. Ben belediye başkanlığını siyasi tartışmalara giren, halkın bir bölümüyle kavga eden değil, tam tersine “kamu görevlisi” gibi, kamunun halkın kendisine verdiği emri yerine getiren bir hizmetkâr olarak değerlendiriyorum. O nedenle, şu CHP, şu AKP, şu MHP seçmeni diye bakmıyorum. Benim için önemli olan bireydir, hizmet edilecek insandır. İnsan odaklı, Alevi-Sünni, Türk- Kürt ayrımı hiç yapmadan, karşımdakinin birer insan olduğunun ayrımına vararak hizmet etmeyi düşünüyorum. Çünkü herhangi bir seçmeni memnun ederken, diğer seçmenleri memnun etmediğiniz takdirde mevcut yönetimden hiçbir farkınız olmayacaktır.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.